Bilgi Merkezi
Bir Kalite Sohbetinin Ardından: Dijital 4.0’a Karşı Toplum 5.0?
KalDer Ankara Şubesi’nin düzenlediği Kalite Sohbetlerinin ikincisi “Dijital Dönüşüm/Üretimde Endüstri 4.0” temasıyla 25 Ekim 2018 tarihinde gerçekleştirildi. Türkiye’nin dijital dönüşüm sürecine son derece değerli katkılar yapan Sayın Ali Rıza Ersoy bu süreçle ilgili katılımcıların ilgiyle dinlediği ufuk açıcı bir sunum yaptı. Mühendislere bırakılamayacak kadar önemli olan ve toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bir süreç yaşandığına dikkat çekti. Benim gibi konuya ilgi duyan ama mühendis kökenli olmayan biri için bu vurgu cesaret vericiydi. Toplantı bitiminde yaptığımız sohbet sırasında dijital dönüşümün salt, “insandan arındırılmış bir üretim sistemi” olarak algılandığını, toplumun sorunlarına yanıt veremeyen bir içerikle yaşanması durumunda, topluma yabancı bir süreç olarak gelişebileceğine yönelik kaygımdan söz ettim. Bu konuda üzerimize düşen görevlerin neler olduğunu sordum. Büyük veri, yapay zeka, nesnelerin interneti, arttırılmış gerçeklik… Tüm bu yenilikler teknik bilgiyle donatılmış insanların ve dolayısıyla sınırlı bir azınlığın tekelinde üretilmekte. Sapiens ve Homo Deus gibi önemli kitapların yazarı İsrailli tarihçi Yuval Noah Harari’nin dikkat çektiği gibi insanlık geleceğin dijital diktatörlükleri altında “süper insanlar ve işe yaramazlar ” arasında ikiye bölünme tehlikesiyle karşı karşıya mı kalacak? Kulağa çok hoş gelen ama bir o kadar da insanı kaygılandıran değişimler, çözümsüz hastalıklarımıza, kirlenmiş gıdamıza, doğal afetlerin öngörülmesine ve önlenmesine dönük çözümler üretebiliyor mu?
Endüstri 4.0’ın insan ve gezegen dostu olduğuna yürekten inanan Sayın Ersoy, beni dikkatle dinledikten sonra “Society 5.0. Japonya çalışıyor, mutlaka ilgilen konuyla” dedi ve ekledi: “Toplum 5.0: Teknolojinin toplum yararına kullanılması felsefesinin adı.” Böyle bir çabanın varlığını duymak bile insana güven veriyor. Hiç olmaz ise dünyanın bir köşesinde birileri konunun bu boyutunu siyasal düzeyinde ele alıp, projelendiriyor ve ulaşılacak bir hedef olarak toplumun önüne koyuyor.
Toplum 5.0 kısaca özetlemek gerekirse Japonya’nın “Toplum için teknoloji” önerisi. Japon hükümeti tarafından geliştirilen Beşinci Bilim ve Teknoloji Planı’nın uygulama hedefleri içinde “Realizing Society 5.0 (Super Smart Society )“ başlığıyla yer alıyor. Bu başlık altında Toplum 5.0 aşağıdaki gibi tanımlanıyor:
“Toplum 5.0, insan refahının arttığı, ihtiyacı olanlara mal ve hizmetlerin doğru zamanda ve miktarda ulaştırıldığı, yaş, etnik köken, din, dil ayrımı gözetmeksizin daha iyi yaşam olanaklarından herkesin faydalandığı, çok değişken ve çeşitli sosyal sorunlara kesin çözümlerin bulunduğu bir toplumsal aşamadır.”
Planda, nesnelerin interneti, sanal gerçeklik gibi gelişmelerden sadece üretim alanında değil, daha sağlıklı ve mutlu bir toplumun oluşumuna katkı yapacak her alanda faydalanmak gerektiğinin altı çizilmekte. Hizmetlerin sistemleştirilmesi, teknolojik olanakların koordinasyonu ve ilerletilmesi hedeflerinden söz edilmekte. Akdeminin, yurttaşların, endüstrinin ve hükümetlerin katılımıyla oluşturulan bir platformun, süper akıllı toplumun oluşumunda birlikte çalışacağı vurgulanmakta.
Almanya’nın öncülük ettiği ve Endüstri 4.0 olarak adlandırılan hızlı değişim sürecine, Japonya’nın toplum 5.0 felsefesiyle yaklaşması gerçekten de insanlık adına umut verici. Sürecin dijital bir diktatörlüğe doğru evrimi belki de bu felsefe ile mümkün olacak; çoğunluğun sadece seyrettiği ve hatta deyim yerindeyse sadece “maruz kaldığı” dijitalleşme sürecine hümanist bir içerik kazandırılabilecek. Gerçek ihtiyaçları karşılayan, satın alınabilecek denli ucuz ve erişilebilir teknolojik olanakların dolaşımda olduğu bir dijital çağa kim hayır diyebilir ki? Büyük veri, milyonlarca insanın deprem korkusuyla yaşadığı İstanbul’da depremi öngörmek amacıyla kullanılabiliyor mu? Sebebi bilinmeyen ölümcül hastalıkların üstesinden gelmede yapay zekâ bir çözüm olabilir mi? Raflar arasında gezinen tüketicilerin ürün beğeni düzeylerini ölçen akıllı gözlükleri hayatımıza sokan bir dönüşüm, aldığımız besinlerdeki toksik öğeleri anında tespit edip, tüketiciyi uyaran bir sistemle eşzamanlı uygulanmadıkça dijital diktatörlük tehlikesi bertaraf edilebilir mi? Toplum 5.0 tartışmaları, baş döndürücü bir hızda yaşanan dijital dönüşüme “maruz kaldığını” düşünen herkesin buna benzer soruları yüksek sesle sormasını mümkün kılıyor. Aksi takdirde insanlığın, işe yarayanlar ve vasıfsızlar olarak ikiye bölünmesi bir felaket senaryosu olmaktan çok bir gerçeklik olarak yaşanacak. Hem de çok yakın bir gelecekte…
Nebilay Erdoğan
KalDer Üyesi